"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön hazırlığı"

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu'nda Ahmet İnsel, Fransa'da genel seçimler sonrasındaki durumu değerlendirirken, diğer yandan Ruanda'daki seçimler ile Pakistan'daki ​otokratik uygulamalar üzerine bilgi veriyor.

""
Ufuk Turu: 16 Temmuz 2024
 

Ufuk Turu: 16 Temmuz 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Ufuk Turu’na seçim sonrası Fransa’daki güncel gelişmelerle başlayan Ahmet İnsel, Fransa meclisinde herhangi bir grubun çoğunluğu alamadığını hatırlattı ve hükümetin istifa ettiğini ancak Cumhurbaşkanının hükümetin istifasını kabul etmediğini belirtti. 17 Temmuz günü hükümetin yeniden istifasını sunacağını ve Cumhurbaşkanının bunu kabul etmekle birlikte, bu hükümetin veya Başbakanın acil işleri yerine getirmek göreviyle görevine devam etmesini isteyeceğini dile getiren İnsel, hükümetin sadece günlük işleri ve özellikle Yaz Olimpiyatları sonuna kadar acil işleri yerine getirmekle görevli olacağını aktardı. Diğer taraftan dört partinin içinde yer aldığı Sol’un oluşturduğu Yeni Halk Cephesi’nin bölünmeye ramak kalmış durumda olduğuna dikkat çeken İnsel, ortak Başbakan önerisi geliştiremediklerini ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin sadece Yeni Halk Cephesi’nin programını uygulayacak bir hükümet istediğini ama bunun mecliste güvenoyu almasının imkansız olduğunu ifade etti. Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin asgari ücretin %17 olarak artırılması veya emekli yasasının iptal edilmesi girişimleri ile mecliste gensoru ile hükümetin düşürülmesini ve böylece hükümet olma sıkıntısından kurtulmayı ama aynı zamanda vaatlerini göstermelik olarak yerine getirme stratejisi izlediğinin düşünüldüğünü belirten İnsel, Sosyalist Partisi ile Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi arasında ciddi bir çatışma olduğunu aktardı. Sosyalist Partisi, Yeşiller ve Komünist Partisi’nin 73 yaşındaki bir iktisatçı ve çevre uzmanı olan Laurence Tubiana’nın adını başbakanlık için önerdiklerini belirten İnsel, ancak Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi’nin sivil toplumdan gelen bir aday yerine partili bir adayın seçilmesi yönünde ısrarcı olduğunu ve Komünist Partisi ile önerdikleri adayın Reunion adayının eski bölge başkanı olduğunu ama bunun diğer grupların onayını almadığını ifade etti. Sol’un aşırı sağı mecliste engellemekte başarılı olduğunu ama şimdi mecliste bunu bir ortak davranışa dönüştüremediklerinin altını çizen İnsel, bunun arkasında yatan en önemli nedenin ise Fransa’daki başkanlık sisteminin meclisteki duruma değil; önümüzdeki başkanlık seçimlerinde adayın kim olacağına odaklandığı için meclisteki koalisyonların bir parlamenter rejimin tartışmaları olmaktan ziyade üç sene sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön hazırlıklarının yapıldığı bir mücadeleye dönüştüğünü belirtti. Bu durumu, başkanlık rejiminin siyasi partileri ne kadar altüst ettiğini ve demokratik olarak ortalığı nasıl karıştırdığını gösteren bir olgu olarak değerlendiren İnsel, diğer yandan Fransa’daki bu kaos durumunun beşinci Cumhuriyet Anayasası denilen Anayasa’ya son verebileceğini aktardı. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek meclis başkanlığı seçiminde de Sol’un ortak tek bir adayla mı girip girmeyeceğinin belli olmadığını belirten ve bütün bu gelişmelerin Macron’un partisinin ikinci grup olmasına rağmen hareket alanını çok genişlettiğini ifade eden İnsel, Macron’un bir müddet bekleyip daha teknotrat görünümlü bir kişiyi başbakan olarak atayarak merkez sağ koalisyon hükümeti kurma yoluna gidebileceğine dikkat çekti.

Paul Kagame

Ruanda’daki seçimlere geçen ve seçimlerin kısmi sonuçlarına göre oyların %76’sının sayıldığını ifade eden Ahmet İnsel, daha önce dört kere Cumhurbaşkanı seçilen Paul Kagame’nin beşinci kez seçilmesinin kesinleştiğini belirtti. Gelen verilere göre, bu seçimlerde Kagame’nin oyların %99’u ile seçileceğini aktaran İnsel, bu durumu Ruanda otokratlığı olarak ifade ederken, gerçek anlamda plebisit seçimlerin olduğunu ve katılmaya izin verilen yegane muhalif partinin adayının oyların %0.5’ini ve bağımsız adayın da oyların %0.3’ünü aldığını ifade etti. Kagame’nin kurduğu ve başında olduğu Ruanda Yurtsever Cephesi’nin 1994’de Tutsilere yönelik düzenledikleri büyük soykırımdan sonra Hutu hükümetini devirerek günümüze kadar yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan İnsel, burada iki konunun önemine dikkat çekerek, artık otokrat rejimlerin kendilerine rakip olabilecek muhalif adayı veya adayları çeşitli suçlarla yargı yoluyla tasfiye etme stratejisini izlediklerini belirtti. Kagame hükümetinin, keyfi tutuklamalar, sahte delil üretme, cinayetler ve kayıplarla ilgili bir dizi suç ihtimalini üzerinde taşıdığını aktaran İnsel, diğer taraftan milletvekili seçimlerinin de gerçekleştiği Ruanda’da 80 milletvekilinin yer aldığı parlamentoda 53 milletvekilinin Kagame’nin partisinden olduğunu ifade etti. Kalan 27 milletvekilinin ise kadınlar, gençler ve engelliler arasından seçileceğini; bunlardan 24’ünün belediye meclislerindeki kadınlar tarafından, ikisinin gençlik ulusal konseyi ve bir adayın da engelli dernekleri federasyonu tarafından seçeceğini belirten İnsel, Ruanda’nın komşusu Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile olan doğu sınırında yaklaşık olarak iki bin veya üç bin asker ile M23 isyancı grupla birlikte savaştığının bilindiğini belirtti. Diğer taraftan Kagame’nin uluslararası alandaki prestijlerinden birisinin de Birleşmiş Milletler’in barış operasyonlarına askeri güç olarak yardım eden dünyadaki üçüncü ülke olduğuna dikkat çeken İnsel, diğer taraftan Kagame’nin serbest seçimler olması halinde de rahat rahat kazanacağını belirtti. İnsel, Kagame’nin iktisadi büyüme açısından başarılı olduğunu ve güçlü kamu politikaları yürüttüğünü ifade ederken, bununla birlikte nüfusunun %45’inin günlük 2.15 dolar harcamanın altında bir gelirle yaşamak zorunda olduğu Ruanda’da halkın çoğunluğunun Kagame’yi desteklediğini dile getirdi. Batılı güçlerin bir istikrar rejimi olarak gördükleri Kagame’nin yanında yer almak konusunda adeta yarıştıklarına dikkat çeken İnsel, kimsenin neden Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Ruanda askeri birliklerinin isyancılarla birlikte çatıştıkları sorusunu sormadığını ifade etti.

Otokratik uygulamaların olduğu diğer bir ülke olan Pakistan’a geçen Ahmet İnsel, Enformasyon Bakanlığı’nın muhalif partisi Pakistan Adalet Hareketi’nin kapatılması için yüksek mahkemeye müracaat edeceklerini duyurduğunu aktarıyor. Pakistan Adalet Hareketi’nin lideri ve eski Başbakan Imran Khan’ın yolsuzluk gerekçesiyle bir yıldan bu yana tutuklu olduğunu hatırlatan ve kendisine yöneltilen bütün suçlamaların gerek temyiz mahkemeleri, gerekse de yüksek mahkemeler tarafından reddedilmiş olduğunu ifade eden İnsel, 2018 ile 2022 arasında başbakanlık yapan Khan’ın 2018 yılında ordunun da desteğini alarak iktidara geldiğini ancak 2022’de ordu ile arasında çıkan ihtilaf sonucunda bir gensoru önergesiyle düşürüldüğünü ve hakkında bir sürü dava açıldığını hatırlattı. 2024 Şubat seçimlerine katılması engellenmesine rağmen, partisinin birinci geldiğinin iddia edildiğini ama resmi sonuçlarda bunun ortaya çıkmadığını belirten İnsel, katledilen eski Başbakan Benazir Bhutto’nun partisi olan ve şimdi oğlunun lideri olduğu Pakistan Halk Partisi ile Navaz Şerif’in Pakistan Müslüman Birliği’nin ittifak yaparak bir koalisyon kurduklarını ve Pakistan’ın bu iki yönetici partisinden Pakistan Müslüman Birliği’nin Şerif’in kardeşini Başbakan, Pakistan Halk Partisi’nin de Bhutto’nun kocasını Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiğini belirterek aile içi paylaşımların söz konusu olduğuna dikkat çekerek bu haftaki Ufuk Turu’nu noktaladı.